28 Ağustos 2007 Salı

.......

Türkçü, Türk olmak mecburiyetindedir.

Türk olmak ise laf ile değil, törelerine, geleneklerine, geçmişine ve Türk’ü Türk yapan değerlerine sahip çıkmakla olur.

Düne kadar birlikte olduklarını bir günde satanlar, şov yapmayı hizmet etmeye yeğ tutanlar ile bu yolların yürünemeyeceğini bilenlerdeniz biz!

Birliğin gücünü, kendi gücü sanıp, diğerlerine de böyle yansıtanların, kısaca kendisini “satmayı” bilenlerin sınırsız ama çocukça hayallerinin de Türkçülük değil, “ben”cilik davasına hizmet ettiğini ve beraberinde götürdüklerini de ilk fırsata sattıklarını da bilecek kadar uzun zamandır bu yollardayız biz!

Başkalarının açtıkları patikaları önce sahiplenip, daha sonra bu yolda yürümeye mecali kalmayanların asfalt yol diye nereye gittiği, belirsiz yollarda kaybolduklarını da bilenlerdeniz!

Yine de Türkçülük Ülküsü için susmayı bilen, hazmedememişlerin seslerine aldırmayıp, bildiğimiz yollarda yürüyenlerdeniz biz!

Ama bunların yanlış anlaşılmasını da istemeyiz. Her kilometre taşını ve bu taşa kadar olanları tek tek deftere yazdığımızı da bilin isteriz. Dostluk defterlerimiz olduğu gibi, hesap defteri tuttuğumuzu da bilmenizi isteriz.

Atsız Atamızın dediği gibi “bir de gürültü etmeden yapılan hizmetler vardır. Bunlar hizmetlerini ve emeklerini büyütmezler. Yaptıklarıyla övünmezler. Kendilerinin var olduğunu işaret etmekle yetinip alanını millete bırakırlar: Millet isterse beğensin, isterse ilgi göstermesin.

Bu türlü hizmetlerin, kendilerini çığırtkanlıkla ilân eden hizmetlerden daha faydalı olduğu muhakkak gibidir.”

Gün gelir defterler açılır. Merak etmeyin; açmayı bilenlerdeniz biz!

Kutalmış OCAKLI

Hiç yorum yok: